top of page
logo_duz.jpg

Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi

Durum: Yarışma Projesi (Katılımcı)

Tip: Kültür

Ekip: Hazal Eraslan, Rafet Sunaçoğlu

Yer: Çanakkale

Yıl: 2015

     Savaş ve insan kavramı düşünüldüğünde şüphesiz ki akla gelen ilk şey yaşanan kaos ortamıdır. Oysa ki insan belleğinde kalan savaş anının etkilerinden çok savaş sonrasının oluşturduğu dramatik değişim, bitişler ve yeni başlangıçlardır. Bu değişim öyledir ki insan hayatını adeta ikiye böler ve yeniden tanımlar. Artık hayatını savaş öncesi ve savaş sonrası olarak değerlendiren insan bu keskin değişime ayak uydurmaya çalışacak ve bu ikililiğin başlangıç noktasında yerini bulacaktır.

     Savaş sadece bireyleri değil toplumları ve kentleri de bu dramatik değişime tabi tutar. Süregelen yaşamı içinde kentlinin belleğinde yer eden şehir kavramı artık savaş sonrası farklı bir hal almıştır. Günlük hayatı dahi böylesine ikiye bölen ve değiştiren bir olgu şüphesiz ki kent için de bir başlangıç noktası haline gelecektir. Bu durum Çanakkale için sadece bir başlangıç noktası olmaktan çok artık kent belleğinde anıtsal bir olgu haline gelmiştir. Öyledir ki bu anıtsal olgu artık sadece kentliye değil tüm ulusa Çanakkale Zaferi olarak mal olmuştur.

     Süregelen kent yaşamı içinde var olan Çanakkale Zaferi sebebiyle artık kent bir anıt kavramından ayrı düşünülemez. Oysa ki toplumlar için anıt kavramı sadece yapısal ölçekte değil aslında insan ve insanın dokunabileceği her yerde var olabilir. Günümüzde bu durum öyle bir hal almıştır ki artık sadece yapılar değil bir ağaç bile kentli için bir anıt görevi görebilir. Bu durum insana anıt kavramını tekrar sorgulatacaktır. Böylesine yapısal gücü kuvvetli bir olgu nasıl olur da yapı ölçeğinden ayrı düşünülebilir? İşte tam da bu noktada tasarımın dingin yapısı ve çevresindeki parkla oluşturduğu bütünleşik hali göze çarpar. Artık Çanakkaleyi anlatacak olgu bir yapı olmaktan çok bir ağaç, bir duvar, bir kent parkı haline gelmiştir.

     Tasarımda oluşturulan anıtsal park alanı bahsedilen savaşın ikililiğini içinde barındırdığı sınırlar, tanımlanmış alanlar, başlangıç ve bitiş noktaları ile destekler niteliktedir. Öyledir ki bu durum bazen insan ölçeğinden başlayıp yükselen, bazense araziyi keskin bir şekilde ikiye bölen peyzaj duvarları haline gelmiş ve kullanıcıya aynı ikililik kavramının savaş ortamında değil, artık bir park alanında algılatma ve hatırlatma imkanı sunmuştur. Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi böylelikle sadece bir kütüphane kimliğinden sıyrılıp, artık içinde bulunduğu şehri anlatan ve şehre bu kimliği kazandıran olguların vücut bulduğu bir sergi alanına dönüşmüştür. Şüphesiz ki yapılar da açık alanlar gibi üzerilerine tanımlanan gerçek ve doğru işlevlerle canlı kılınır. Bu noktada yapının işlev hiyerarşisi göze çarpmaktadır. Yapının içinde bulundurduğu mekansal ihtiyaç sebebiyle kurgulanacak işlevler birbirinden ayrı düşünülemez niteliktedir. Bu durum yapının kütlesel oluşumunu etkilemekte, belki de onu yekpare olarak düşünme fikrine tasarımcıyı itmektedir. Oysa ki mekanlar birbirlerinden kütlesel olarak ayrı kurgulansa da içinde barındırdıkları doğru işlev hiyerarşisi ile işleyen alanlar haline getirilebilir. Bu noktada yapı aynı savaşın hayatları ikiye böldüğü gibi bu defa anıtsal bir duvarla ikiye bölünmüş, özel ve kamusal alan ilişkisi yine bu duvarla birbirine bağlanmış ve aynı zamanda ayrılmıştır. Bu sayede yapının mekansal ihtiyacı gereği içinde bulundurduğu yönetim birimleri, konferans salonu ve araştırma birimleri kentliden çok yapının sürekli kullanıcısına hizmet eder hale gelmiştir. Böylece yapı özelden kamusal alana ve daha sonrasında parka ulaşan lineer bir aks oluşturacak şekilde kent içinde yerini almıştır. Bahsi geçen bu lineer aks sadece yapının değil parkın da içinde bulundurduğu ana yürüyüş yolunu destekler niteliktedir. Fakat arazinin doğu batı yönünü birbirine bağlayan ince uzun yapısı kullanıcı için Şekerpınarı Caddesi'nden Atatürk Caddesi'ne ve hatta sahile uzanan bir aks oluşturma ihtiyacını doğurmuştur. Oluşturulan bu ana aks da yine peyzaj öğesi olan duvarlar, ara yollar ve su öğeleri ile kuzey-güney yönünde desteklenmiş ve kullanıcıya daha konforlu bir ulaşım imkanı sunmuştur.

     İçinde bulunduğu kent ve kent belleği ile birlikte düşünülen her yapı kullanıcı tarafından benimsenen bir mekan haline gelir. Bu durum Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi yapısı için önünde bulunan açık alan ve bu açık alanın anıtsal kimliği ile kurduğu bütünleşik ilişki yönünde tasarımı kente ait bir öğe haline getirir. Alışveriş merkezlerinin "kamusal alan" olarak düşünüldüğü günümüzde; tasarlanan yapı dingin, tanımlanmış ve kentle bütünleşik yapısı ile bu kavramı tekrar sorgulatacak ve kentliye yeni bir odak noktası oluşturacaktır.

kapak_canakkale.jpg
plan.jpg
patlak.jpg
r2.jpg
kesgor.jpg
r3.jpg
bottom of page